Düzensizlik Normali ve Düzen İnşa Etme Arayışı: Türkiye’nin Bölgesel Stratejisi

Ortadoğu’da giderek kalıcı kale gelen düzensizlik hali, bölgenin tahribata uğramış güvenlik yapısı, bölgede vekalet savaşları ekseninde artan tehditler ve küresel düzeyde artan meydan okumalar Türkiye’nin strateji ve güvenlik yaklaşımını değişime zorlamaktadır. Bu durum Türkiye’yi tehditleri sınırlarının dışında tutmayı öngören, üsler inşa eden, caydırıcı ve terörden/tehditlerden arındırılmış güvenli alanlar inşa etmeyi kapsayan bir konsepti hayata geçirmeye itmiştir. Tehdit unsurlarının çeşitlenmesi Türkiye’nin güvenlik konseptinde değişime gitmesinde itici faktör olurken, küresel ve bölgesel dengelerdeki artçı sarsıntılar da Türkiye’nin kendi stratejik hedeflerini yeniden tanımlamasına yol açmıştır. Bu nedenle Ankara’nın son dönem dış politika süreçlerinde askeri, siyasi, ekonomik ve teknik-savunma kabiliyetlerini eş zamanlı olarak kullanmaya özen gösteren yeni bir aksiyon geliştirdiği gözlemlenmektedir.
Türkiye’nin değişen öncelikleri ve stratejik alanlar
Türkiye açısından ulusal güvenliğini sağlamak, yakın tehditlere karşı caydırıcılığını artırmak ve bölgesel/küresel ölçekte yaşanan güç rekabetinde etkinliğini genişletmek başlıca öncelikler arasında yer almaktadır. Bu çerçevede Türkiye’nin istikrarsızlığın hâkim olduğu yakın sınırlarında yeniden istikrarı sağlamayı, stratejik denizler ile boğazları ve jeopolitik açıdan stratejik öneme sahip eksenleri dış politikasının merkezine koyduğu dikkat çekiyor. Bu doğrultuda Ankara için Irak ve Suriye gibi yakın sınırlarındaki istikrarsızlığın giderilmesi temel önceliktir. Bu noktada komşu ülkelerdeki otorite boşluğunun yol açtığı tehditler, Türkiye’nin güvenlik paradigmasının değişmesinde belirleyici olurken, önleyici operasyonlarla tehditleri minimize etmeye odaklanmıştır.
Devamını PDF olarak indirebilirsiniz.