Direniş Ekseni ve İran

İran, Ortadoğu’daki birçok aktörden farklı niteliklere sahip bir ülkedir. Köklü bir tarihi geçmişe, imparatorluk tecrübesine, mezhepsel manada Şia dünyasında geniş̧ bir etki alanına sahip olan İran, gerek bölgesindeki askeri hareketliliği ve nükleer silah meselesi, gerekse ABD ile yasadığı sürtüşmeler ve ülkeye uygulanan ekonomik ambargolar sebebiyle dünya siyasetinde sürekli olarak ağırlığını hissettiren bir konumdadır.
Dünya siyasetinde sürekli olarak gündemde olan İran’ın politikaları hakkında yapılan yorum ve analizler ise ülkenin tarihi ve kültürel altyapısı bilinmediği takdirde eksik ve yüzeysel kalmaktadır. Devletlerin devamlılık arz eden yapılar olmasından dolayı, İran’ın politik hamlelilerini anlayabilmenin yolu da ülkenin tarihi geçmişini incelemekle mümkün olacaktır. Bu minvalde, ülkenin yakın dönem siyasi tarihine bakıldığında gerçekleşen en önemli olaylardan birisi olarak değerlendirebileceğimiz 1979 devrimi, bizlere bugünkü İran’ı anlamada ipuçları sağlamaktadır. Devrimden sonra İran’da devlet ve toplum düzeyinde büyük değişimler yaşanmış̧ ve dış̧ siyasette bu süreçten nasibini almıştır. Örneğin İran, devrim sonrası süreçte kurmuş̧ olduğu (Şia merkezli) ideolojik/mezhepsel yapı vasıtasıyla etki alanındaki bölgede ‘’devrim ihracı’’ stratejisi izlemiş̧ ve böylece ülkenin güvenlik stratejisi de bahsedilen mezhepsel temelde kurgulanmıştır. Bu maksatla oluşturulan Devrim Muhafızları ordusu da doğrudan doğruya İran rejimini korumakla sorumlu tutulmuştur.
İran’ın Güvenlik Stratejisi’nde Direniş Ekseni
1979 yılında gerçekleşen devrim sonrasında değişen İran’ın güvenlik stratejileri ve politikaları, Ortadoğu’daki kaos ortamının devamına yol açarak Suriye’den Irak’a; Yemen’den Lübnan’a kadar var olan birçok krizi derinleştirmektedir. İran’ın güvenlik stratejisinde vekalet savaşları başat rol oynamaktadır. Söz konusu vekalet savaşları, İran’ın dış̧ siyasetteki amaçlarına ulaşmada bir araç̧ olarak kullanılmaktadır. ‘’İran’ın hibrit savası askeri doktrininde temel bir dayanak haline getirmesinin birçok nedeni vardır. Özellikle askeri harekât gerektiren operasyonlarda etkili olabilmek için İran silahlı kuvvetlerinin hazırlıksız olması, askeri yeteneklerin geliştirilmesi ve modernleştirilmesinin zaman alması ve hızını etkilemesi nedeniyle ülke ordusuna büyük bir rol düşmektedir.’’[1]
İran Ortadoğu’da; Irak’ta Haşdi Şabi, Suriye’de Afgan kökenli Fatimiyyun ve Pakistan kökenli Zeynebiyyun tugayları, Yemen’de Husiler, Lübnan’da Hizbullah örgütü gibi birçok örgüt ya da topluluğu kontrol etmekte, yönlendirmekte3 ya da desteklemektedir. Bu yapılardan bir kısmı daha çok askeri alanda faaliyet gösterirken; bir kısmı ise askeri niteliklerinin dışında siyasi niteliğe de sahiptir. İran güvenlik stratejisini, nüfuz alanına sahip olduğu tüm bu ülkelerdeki tehditleri bertaraf etmek üzere kurgulamıştır. Bunun sonucunda, İran sınırları dahilinde güvenlik ve huzur ortamı sağlanarak potansiyel tehditler ülke dışında bertaraf edilmiş̧ olacak ve bu çözüm doğrudan İran ordusu tarafından değil, vekil örgütler aracılığıyla sağlanmış olacaktır.
İran, böylece tüm bu coğrafyada başını ABD ve İsrail’in çektiği “düşman’’ devletlere karşı Şia merkezli bir “direniş̧ ekseni” meydana getirmiştir. Söz konusu direnişin en önemli ülkesi veya “Şii direnişin altın halkası”[2] ise Suriye’dir. Çünkü Suriye; Esad rejiminde hakim konumda olan Nusayrilerin Şia’ya olan mezhepsel yakınlığı, iki ülkenin daha önceki yıllarda geliştirdiği ittifak ilişkileri, Suriye’nin jeopolitik konumunun önemi (Irak ve Lübnan gibi direniş ekseni dahilindeki ülkelerle sınıra sahip olması gibi) ve elbette Arap Baharı sürecinde Suriye’de Esad iktidarının devrilmesiyle sıranın İran’a geleceği varsayımı gibi birçok faktör sebebiyle İran için stratejik bir öneme haizdir. Suriye iç̧ savaşının başından bu yana İran’ın Esad rejimine olan siyasi, askeri ve iktisadi desteğini de bu bağlamda değerlendirmek gerekmektedir. İran, Esad rejiminin devamlılığını adeta kendi bekasıyla eş olarak görmektedir. Bu yüzden de Suriye’de pragmatik bir siyaset izleyen İran, birçok masum sivil ve çocuğun ölümünden ve aynı zamanda ülkenin bitmek bilmez bir kaos ortamına dönüşmesinden de bizzat sorumludur. İran için Suriye meselesindeki en doğru strateji; bu meselenin sonuçlarından en fazla etkilenen ve çözüm için askeri ve diplomatik manada azami gayreti gösteren Türkiye ile birlikte hareket etmek olacaktır.
Gelecek Projeksiyonu ve Öneriler
İran, devrim ihracı stratejisi bağlamında askeri gücüne büyük önem vermektedir. Ülkenin askeri gücü, dünya sıralamasında bugün için on dördüncü sıradadır.[3] Esasen İran, Ortadoğu’daki birçok aktörün aksine güçlü̈ askeri yapısıyla öne çıksa da ekonomik açıdan oldukça zayıf bir konumda bulunmaktadır. Ülkeye uygulanan ekonomik ambargolar sebebiyle bir türlü̈ teknolojik atılımlar gerçekleştirilememektedir. İran’daki ekonomik sıkıntılar geçtiğimiz Kasım ayında da görüldüğü üzere toplumsal çalkantılara sebep olmaktadır. Mevcut ekonomik yapıdaki problemlere (işsizlik gibi) kalıcı çözümler üretilmediği takdirde benzer krizlerin yaşanması muhtemeldir.
İran’ın bölgesindeki politik ve askeri hamlelerini etkileyen en önemli unsurlardan birisi şüphesiz ABD’nin bölgedeki mevcudiyeti ve bölgeye yönelik stratejisidir. İran’ın Obama döneminde Ortadoğu’da daha rahat hareket edebilme kabiliyetine eriştiği kabul edilmektedir. Ancak ABD’de Trump’ın iktidarıyla birlikte İran’ın bölgesindeki hareket alanının daraldığı aşikârdır ve “Direniş̧ Ekseninin mimarı” kabul edilen Kasım Süleymani’nin öldürülmesi de bunun göstergesidir. Süleymani’nin ölümüyle İran’ın operasyonel manada etkinliğinin azaldığı göze çarpmaktadır. ABD dış̧ politikasında ‘’yumuşak güçten sert güce donuşü’’ temsil eden Trump doktrini[4] direniş cephesine sürekli olarak darbe vurmaktadır. Bu bağlamda, bu yıl Kasım ayında ABD’de gerçekleşecek seçimlerde Trump’ın seçilip seçilmeyeceği hususu oldukça önemlidir ve İran’ın gelecekteki muhtemel hamlelerini kestirmede bizlere ipucu sağlayacaktır.
İran hakkında yapılacak projeksiyonlarda değerlendirilmesi gereken en önemli etmenlerden birisi de Suriye iç̧ savaşıdır. Bu noktada Türkiye, savaşın gidişatını değiştirebilecek potansiyele sahip kilit ülkedir. Türkiye, Suriye iç̧ savaşının başından bu yana Suriye halkının yanında durarak Esad karşıtı tavrını sürdürmekle beraber Astana ve Soçi süreçlerinde Suriye meselesinin çözümü için İran’la iş birliğine yönelmiştir. Ancak, özellikle Türkiye’nin İdlip krizi sonrası gerçekleştirdiği ve doğrudan Esad rejimini hedef aldığı Bahar Kalkanı Harekatı’nda İran’ın düşmanca bir tavır içerisinde olduğu görülmüştür. İran’ın buradaki en ‘stratejik’ hatası, komşusu Türkiye’yi değil, uluslararası toplumun büyük bir ekseriyetinin kendi halkını katleden bir lider olarak gördüğü Esad idaresindeki rejimi müttefik olarak tercih etmesidir. Daha önce bahsedildiği gibi İran, Suriye politikasını Esad rejiminin devamlılığı üzerine kurgulamıştır. Dolayısıyla Esad rejiminin devrilmesi aynı zamanda İran’ın Suriye politikasının da iflası manasına gelecektir. Çünkü İran’ın yıllardır ekonomik, askeri ve diplomatik imkanlarını seferber ettiği Esad rejiminin devrilmesi durumunda direniş̧ cephesi ağır bir darbe almış̧ olacak, Suriye’de ABD destekli bir liderin iktidara gelme ihtimali belirecek ve böylece İran’ın Ortadoğu’daki hareket imkanları daralmış̧ olacaktır. Türkiye açısından ise sürekli olarak Ortadoğu’da istikrarsızlık ve kaos ortamının oluşmasına sebebiyet veren ve Suriye meselesinde Türkiye’nin aleyhine stratejiler üreten İran’la müttefiklik ilişkileri geliştirmek hayli zor bir durumdur. Türkiye, son yıllarda olduğu gibi Ortadoğu’da proaktif bir dış̧ siyaset izlemeye devam etmeli ve bu bağlamda da İran’ın yayılmacı siyasetine karşı gerekli tedbirleri mutlaka almalıdır.
Kaynakça
Aslan, Murat. ‘’İran Direniş̧ Ekonomisi Doktrini’’. İRAM (24 Ekim, 2016). Erişim 23 Mayıs, 2020. https://www.iramcenter.org/iran-direnis-ekonomisi-doktrini/
Çökenoğlu, Taylan. ‘’ Mustafa Kazimi Dönemi: Milisler, İran ve ABD’nin Sürece Bakışını Anlamak’’. İRAM (9 Mayıs, 2020). Erişim 26 Mayıs, 2020. https://iramcenter.org/mustafa-kazimi-donemi-milisler-iran-ve-abdnin-surece- bakisini-anlamak/
Ekşi, Muharrem. ‘’Trump Doktrini: Yumuşak Güçten Sert Güce Dönüş̧’’. Ankasam (28 Aralık, 2017). Erişim 23 Mayıs, 2020. https://ankasam.org/trump-doktrini- yumusak-gucten-sert-guce-donus/
Elias, Firas. ‘’İran Askeri Doktrininde Düşman Kavramı’’. Ankasam. Erişim 26 Mayıs, 2020. https://ankasam.org/iran-askeri-doktrininde-dusman-kavrami/
Global Firepower. ‘’ Iran Military Strength (2020). Erişim 26 Mayıs, 2020 https://www.globalfirepower.com/country-military-strength-detail.asp? country_id=iran
Katz, Brian. ‘’Axis Rising: Iran’s Evolving Regional Strategy and Non-State Partnerships in the Middle East’’. CSIS (11 Ekim, 2018). Erişim 26 Mayıs, 2020. https://www.csis.org/analysis/axis-rising-irans-evolving-regional-strategy-and-non-state-partnerships-middle-east
Kurt, Veysel. ‘’ Direniş̧ Ekseni İflasın Eşiğinde’’. SETA (11 Mayıs, 2018). Erişim 23 Mayıs, 2020. https://www.setav.org/direnis-ekseni-iflasin-esiginde/
Kuzu, Varol. ‘’Suriye İç̧ Savaşında Etkisi Olan Faktörler ve İran’ın Suriye Politikasının Etkisi’’. Yüksek Lisans Tezi, Hasan Kalyoncu Üniversitesi, 2019
Timetürk. ‘’İran’lı uluslararası ilişkiler uzmanı Hadi Muhammedi: Süleymani suikastı, direniş̧ eksenini daha güçlü̈ hale getirecektir.’’. Erişim 26 Mayıs, 2020. https://www.timeturk.com/iran-li-uluslararasi-iliskiler-uzmani-hadi-muhammedi- suleymani-suikasti-direnis-eksenini-daha-guclu-hale-getirecektir/haber-1333239
Surosh, Esmatullah. ‘’İran’ın Bahreyn Şiileriyle İlişkisi’’. İRAM (20 Şubat, 2020). Erişim 26 Mayıs, 2020) https://iramcenter.org/iranin-bahreyn-siileriyle-iliskisi/
[1] Firas Elias, ‘’İran Askeri Doktrininde Düşman Kavramı’’, Ankasam, (erişim 26.05.2020). http://ankasam.org/iran-askeri-doktrininde-dusman-kavrami/
[2] Varol Kuzu, ‘’Suriye İç̧ Savaşında Etkisi Olan Faktörler ve İran’ın Suriye Politikasının Etkisi’’, (Yüksek Lisans Tezi, Hasan Kalyoncu Üniversitesi, 2019)
[3] Global Firepower. Erişim 26.05.2020. https://www.globalfirepower.com/country-military-strength-detail.asp?country_id=iran
[4] Muharrem Ekşi, ‘’Trump Doktrini: Yumuşak Güçten Sert Güce Dönüş’’, Ankasam, 28(Aralık 2017). erişim (23.05.2020). https://ankasam.org/trump-doktrini- yumusak-gucten-sert-guce-donus/
*Bu çalışmada yer alan değerlendirmeler müellifine aittir; ASGAM’ın kurumsal görüşünü yansıtmayabilir.